ALT_ÜST_OLUŞ

Son işlerin çıkış sürecini düşünüyorum. Bir kabullenme döneminin sonucu gibi... Yaşama daha derinlere inerek bakıyorlar sanki... Bütün işleri dönerek tekrar tekrar çalışıyorum ve her seans sonunda biraz daha olgunlaştıklarını, giderek benimle daha fazla konuştuklarını hissediyorum. Acele etmeden, çok sakin çalışıyorum. Yine bilinçdışı devrede, zaten başka bir yol bilmiyorum. Çalışırken o yönlendiriyor beni…

Bir leke, bir imge diğerlerinden daha etkili görünüyor, giderek bütünü etkiliyor, kendisine göre şekilleniyor, derken bir başkası sesini yükseltiyor ben de varım, buradayım diyerek… Lekeler, biçimler renkler…hepsi birlikte yol alıyorlar..

Eski desenlerimi çalışırken yaşadığım duyguyu yaşıyorum yeniden. Fantastik öykülerdeki gibi gerçeküstü mekânlar beliriyor. İnsana dair çelişkiler, korkular belki. İnsan, hem yıkan, hem yapan, geceyi ve gündüzü içinde barındıran...kendi cennetini de cehennemini de yaratabilen. Başkalarının yarattığı cehenneme doğup kapılarını kıran, kaçabilen...ya da sonsuza kadar içinde yanan...İnsan… Hem sefil hem yüce....sonsuz ve sınırsız yaratık...


yeraltından kıyıya vurmuş bedenim yatıyor akan suyun yansımasında…

batık kentler ile yaşayan kentler arasında bir ses olmuşum 

yitenler ve çabalayanlar

yaşayanlar ve gizlenenler arasında…

…hep birlikte


Nur Ataibiş


Patlamanın olduğu yerde canlılar karbona dönüşerek yok olur, canlı ve cansız her şey buharlaşırken, bir mantarmış atomik gölgelerin ve yıkıntıların içinden yeniden canlanan,  ince ipliklerle köklerini diğer mantarlara bağlar, çoğalırmış hızla. Kimileri matsutake mantarını insanlar olmadan yaşamın süreceğinin, insan şiddetinin yol açtığı yok ediciliğin geriye döndürülemezliğinin kanıtı olarak görürken yalnızca insanların el sürdüğü, müdahale ettiği ormanlardaki ağaçların köklerinde yetişirmiş matsutake,  beslermiş ağaçları, kuraklığa ve hastalığa karşı dayanıklılığını arttırır, birbirlerinden uzak bitkiler arasında bağlantı sağlarmış.


Nur Ataibiş’in Alt/ Üst /Oluş isimli son sergisindeki işleri, bana matsutake mantarını, sanatın mantarla ilişkisini, sanatın neden insanın dokunduğu yerde insanı iyileştirmek, doğayı beslemek gibi bir işlevi olabileceğini hatırlatırmış. Pandemi süresince yapılmış, pandeminin bulaştığı,  pandemiye bulaşan işlermiş bunlar,  tahrip edilmiş bir dünyada,  kıyametin ortasında biten matsutake gibi, insanın değdiği yerde oluşan enkazlarda biten, atom sisine benzer, beyaz, kirli ama boş bir arka plandan fışkıran,  yıkıntılarda yıkılmayanı, olmayanı besleyen, dünyanın bağışıklığını arttıran işlermiş. 


Kırılmanın bir yok oluş ve bozulma değil, yeni bir varoluş biçimi olduğunu vurgulayan bir sanatmış kintsugi, kırılan şeyleri onarırken kırıkları ve yaraları vurgularmış. Matsutake mantarının da, en güçlü yapıştırıcının da Japonya’dan çıkıyor olması rastlantısal değilmiş, güzellik hiçbir zaman kusursuz değil, her zaman kusurluymuş, her şey yapışarak, bulaşarak tamir edilebilirmiş. Ben kırıldım diye haykırırmış Nur Ataibiş’in dünyası, atom bulutları içinden, kırılmışlığıyla yeniden doğar, bunu kırılmışlığa yapışmadığı, kırığı yapıştırabildiği için yaparmış. Kintsugi için kullanılan altın tozu gibiymiş her bir leke, her bir çizgi,  Ataibiş’in işlerinde yaşamdan boşaltılan, gazete kupürlerinin, fotoğrafların üstünün örtüldüğü bulamaçtan doğar, tuval dünyanın harabeye dönüştüğü an dünyayı sıfırlar,  yeniden başlatır, matsutake gibi çoğalırmış henüz canı olmayan turuncular, pembeler,  yeşiller... Kuvve halinde sonsuz bir var olanlar toplamıymış tuval,  içinden dışarı açılan lekeler ve çizgiler onları yıkan ve doğuran kaynağın şiddetindenmiş, basit bir fırça yardımıyla boşluğun sonsuza, felaketin doğumuna açılan kapısını aralarmış Nur Ataibiş.


Zeynep Sayın



s6590-193366
s6590-193369
s6590-193372
s6590-193356
s6590-193359
s6590-193362
s6590-193365
s6590-193347
s6590-193350
s6590-193353
s6590-193326
s6590-193329
s6590-193339
s6590-193342
s6590-193314
s6590-193317
s6590-193320
s6590-193323
s6590-193249
s6590-193252
s6590-193255
s6590-193258
s6590-193261
s6590-193264
s6590-193267
s6590-193270
s6590-193273
s6590-193276
s6590-193279
s6590-193282
s6590-193313
s6590-193367
s6590-193370
s6590-193373
s6590-193357
s6590-193360
s6590-193363
s6590-193345
s6590-193348
s6590-193351
s6590-193354
s6590-193327
s6590-193330
s6590-193340
s6590-193343
s6590-193315
s6590-193318
s6590-193321
s6590-193324
s6590-193250
s6590-193253
s6590-193256
s6590-193259
s6590-193262
s6590-193265
s6590-193268
s6590-193271
s6590-193274
s6590-193277
s6590-193280
s6590-193311
s6590-193368
s6590-193371
s6590-193374
s6590-193358
s6590-193361
s6590-193364
s6590-193346
s6590-193349
s6590-193352
s6590-193355
s6590-193328
s6590-193331
s6590-193341
s6590-193344
s6590-193316
s6590-193319
s6590-193322
s6590-193325
s6590-193251
s6590-193254
s6590-193257
s6590-193260
s6590-193263
s6590-193266
s6590-193269
s6590-193272
s6590-193275
s6590-193278
s6590-193281
s6590-193312