Defterler serisi yapma fikri nasıl doğdu hiç hatırlamıyorum... Tuvali defter biçimine getirmek... Belki parçaları toplayıp birleştirme, yerleştirme ihtiyacı... Bilmiyorum...
İşlerime bakıyorum... Yeniden o anı yakalamaya çalışıyorum... Boşuna bir çaba içinde olduğumu anlıyorum... Yabancılaşmışım... Şimdinin içinden geçirerek yeniden okumaya çalışıyorum onları.... O anın gerçeğinin kaybolmuşluğunun ve asla yakalanamayacağının farkındalığı ile yaklaşıyorum... Derin bir nefes aldıklarını hissediyorum... Hepimiz özgürüz artık....
Defterler... Günlük tutmak gibi diye düşünmüştüm çalışırken... Geçmişe uzanma... Arkeolojik kazı gibi sanki..... Zamanında söylenememiş, ürkütülmüş, bastırılmış ve biçimi bozulmuş sözler... Karanlıklardan çıkmaya çalışan, yorgun imgeler... Kendilerini yeniden ve yeniden kurgulamaya çalışmanın yorgunluğu belki de... Biz buradayız, her zaman buradaydık zaten diyen ve birbirlerine tutunarak ayakta kalmaya çalışmaya çalışanlar onlar.. Aydınlığa çıkmanın ve orada kalmanın güçlüğünün bilincinde olarak...
Biz karanlıklarda sıkışmış imgelerdik, güneşi istedik... Dışarısı soğuktu... üşüdük.. soğumuş, buz olmuşluklarımızı attık dışarıya ve gerçeğin kendisi olduk.... yabancıydık... şaşırdık, korktuk... çığlık olduk kimi zaman... geri dönmek istedik... döndük baktık... taş olduk... Siyah beyaz geçit olduk aktık içinden... Renkler uğuldadı çatırdayan dallar arasından... Fışkırdı gökyüzü yağmurun derinliklerinden... Şaşkın gözler saygıyla kapandı.. Her şey beyazla birleşti... Dayanamayanlar toz bulutuna dönüştü... Sağlamlar yeri kavradı güçlerinin bilincine vararak... Gaia vedalaştı hepimizle... Hiçliğin kucağına doğanlar yeni bir dansa başladılar.
Nur Ataibiş